Çarşamba, Şubat 13, 2008



saçlarımızı savuruyoruz geceye doğru
zeytinyağıyla beslenmiş,papatya suyuyla parlatılmış
ipekten yumuşak amazon kadar uzun saçlarımızı
savuruyoruz yaşam kutu-ndan gelen büyüleriyle
inadına korku putunun

Pazar, Şubat 03, 2008

bir tüy rüzgarın dilinin ucunda
süt gibi sakız gibi beyaz minik minnacık
bir tüy rüzgarın dudaklarında
dudaklarında rüzgarın saydam ve merhametli
bir tüy parmak araları serincecik
içi bir hoş rüzgarın üfleyiverdiği
uçan bir tüy bulutların arasından çıkıp güneşe
göz kamaştırarak uçuşan bir yıldız gibi çıkıp güneşe
bir tüy sonra gri bir buluttan ağan,
ağlayan bir buluttan düşen bir damlayla çarpışan
ah düşen bir tüy yapış yapış ağırlaşmış
yolunu şaşıran üşüyen dönerek hızlanan
ah düşen bir tüy yapış yapış yaşlı ormana
ulu bir çam gövdesine yapışan
bir çam gövdesi reçinesine
karıncanın bitmeyecek öyküsünü dinleyen
çamın ölmeyecek gövdesine yapışmış
bir tüy miniminnacık beyaz ve ıslak

Çarşamba, Ocak 23, 2008




ay altında yıkanan yeşil çayırda
gelgitten sonra boşalmış deniz tabanında
ağustosböcekleriyle sivrisineklerle
deniz börülceleriyle şaşkın yengeçlerle
üzerinde yüzdeyüz pamuklu beyaz giysilerinle
kuru ot kokulu rüzgar enseni ürpertirken
gök üstünde bir rahim hava hayat suyunken



uyu da büyü uyuda büyü
büyü de yürü büyü de yürü
ninni balpeteğim ninni
huuuuu huuuuu huuuuu hu....



ayaklarına batan midyeler canını acıtmazken
uzun çayır otlarının dibi seni korkutmazken
kulağına fısıldasın yelkovan kuşları
deniz minarelerini daya kulağına
şarkılarıyla sen uyu da büyü
tatlı rüya vadisinde yürü de büyü



uyu da büyü uyu da büyü
büyü de yürü büyü de yürü
ninni dağçileğim ninni
huuu huuu huuu hu....



alnını ıslatsın sabah çiğleri
gıdıklasın kulağını kardelenler
gözlerin kapalı gül ve kıpırdan
bölemesin uykunu hiçbiri
atsın gözkapaklarına okunu güneş
göğü kaplayan kırlangıçlarla uyan




uyu da büyü uyu da büyü
büyü de yürü büyü de yürü
ninni gözbebeğim ninni
huuu huuuu huuu hu....



























Cumartesi, Ocak 19, 2008

göz isminle açıldı

zorbalar yenildiler

tutsak hayvanlar kafeslerinden kurtarıldı

yüksek binalar kırpıldılar bir güzel

aç çocuklar doyuruldu

toprak beslendi hava temizlendi

doğa dengesini buldu yeniden

göz isminle açıldı iyilikler güzellikler

ve kapandı göz ve açıldı kapandı açıldı...

çok katlı bir binanın parmaklıklı yarızemininde

çelimsiz bir çocuk kırmızı konserve kutusu elinde

yeni çimlenmiş fasulyesinin ölümüne ağlıyordu

göz sıkıca yumuldu ismin unutuldu...

Pazartesi, Ocak 14, 2008




az önce beni delirten kör sineğe ithaf edilmiştir....



kör sinek vızıltıyla tosladı pencereye

tosladı bir iki üç ...275kere

pencere açık kör sinek hava tüylerine değmedimi

camlar göreceli sertlikte değilmiş demek yoksa kırılmadı mı?

içeride limon gölgesi,cam önünde soğuyan pirinç muhallebisi

dışarıda toz duman,sinek kapanları,tüpçü hoporlörleri

ama gel bakalım kör sinek pencere aşağıda

çık bakalım kör sinek bırak kendini rüzgara

rüzgarı hissetmedin mi kör sinek bak ne güzel kokusu

tarçın değil limon değil pirinç hiç değil bak bi kokla

milyon koku sarhoş etsin seni dıştan tosla başka camlara

ama sakın ilişme bir daha kırılmak üzere olan yaşdanlıklara.